0 yorum

Tersine Dünya

Kadın erkek ilişkisinde herşeyin tersine döndüğü bir dünya düşünün !

Tersine Dünya; Orhan KEMAL’ in sosyal statüleri değiştirerek kadın-erkek, toplum ilişkilerine farklı baktığı bir oyun.

Bitirim Leyla, kocası Süleyman’ a ve tüm mahalleye kan kusturmaktadır. Tutuklanıp hapse atıldığında her şey değişmeye başlar.

Hapisten çıktığında hiçbirşey eskisi gibi değildir…

Oyuncular

Bitirim Leyla – Gamze Bektaş

Süleyman - Engin Şimşek

Muhasebeci Hayriye - Didem Ayhan

Patron Sevtap - Eda Tos

Bakkal Nuriye - Sinem Toksabay

Cemal - Berkay Rençper

Palabıyık Hasan - Demir Karademir

Apo - Yusufcan Gökmen

Başgardiyan Kamuran - Sabiha Demirci

Filiz - Nihan Yontar

Sarı Leman - Çiğdem Çetin

Komiser Firuzan - Gülşah Turan

Bekçi Zalha - Emel Varol

Bekçi Kısmet – Yağmur Gülkanat

Nigar – Aslı Sönmez

Babiş İsmet – Korcan Korba

Şükran – Şükran Yayman

Necla – Demet Gültekin

Garson – Eyüpcan Türkkal

0 yorum

Büyük Aşıkların Sonuncusu

47 yaşında, 23 yıllık evli Barney Cashman’ ın rutin hayatının bir gününü olsun değiştirebilmek için yaptığı kaçamakların komik öyküsü anlatılıyor.


Oyunun yazarı Neil Simon yazdığı 28 oyunla Amerika ‘da en popüler yazar olma rekorunu da elinde bulunduruyor. Aldığı 8 uluslar arası ödül içinde “Pulitzer” ödülüne de sahip olan yazar için TIME dergisi şöyle yazmıştır; “ Eğer Broadway’ de bir kahkaha azizi için heykel dikilecek olsaydı, Neil Simon’ınki olurdu.


Oyun, modern zamanların yaşam pratiğinde yolunu şaşırmış kadın-erkek ilişkilerini eleştirirken, acemi bir çapkının komik hikayesinin etrafında aşk, cinsellik, kaçamak yapma fikri, nedenleri ve sonuçları, ilişkilerde tarafların beklentileri gibi pek çok konuyu çarpıcı bir dille aktarıyor.


Oyuncular
Barney Cashman – Onur Avcı
Elaine Navazio – Melike Arıkan
Bobbi Michele – Fulya Kolsal
Jeanette Fisher – Demet Gültekin

0 yorum

Lüküs Hayat

Cemal Reşit Rey ve Ekrem Reşit Rey kardeşlerin yazdığı "Lüküs Hayat", yıllardır kadrosu değişse de seyirciyle aynı heyecanla buluşan bir oyun oldu. Türk toplumunun Batı ile yüzleşmesi ve bu çerçevede yaşanan gülünçlükleri sahneye taşıyan, iki farklı algının yüzleşmesinden ortaya çıkan durumun değişmezlerini 23 yıldır sahnede diri tutan Lüküs Hayat, Türkiye’nin dünden bugüne Batı ile kurduğu ilişkiye kurmacanın diliyle bakmayı bilen müzikal bir oyundur.

Oyunun konusu kısaca şöyledir : “Küçük hırsızlıklarla geçinen Rıza ile Fıstık bir zengin evine girince kendilerini kıyafet balosunda bulurlar. İkilinin içine düştüğü bu yeni ortam, batılılaşma özentisinin ortasına düşmüş halktan insanların durumudur.” Oyunda Cumhuriyet sonrası yanlış anlaşılan batılılaşma olgusunun sonradan görme insanlar arasında yarattığı komik durumlar anlatılır. Hayatını küçük hırsızlıklarla sürdürenlerle çıkar ilişkileri içindeki sosyetenin bir araya gelmesinin yarattığı gülünçlükler yer alır.

0 yorum

Asiye Nasıl Kurtulur


1969 yılında Vasıf Öngören tarafından yazılmış oyun. Türkiye'nin en civcivli dönemlerinde yapılan "bize has bir tiyatro nasıl olmalı" tartışmalarının göbeğinde üretilmiş bir metindir.
Ancak bu dönemin heyecanına uygun olarak, oyunun tam olarak Brechtyen olamadığını da görürüz. Malum 60'tan 70'lerin sonuna uzanan süreç Türkiye Tiyatrosu'nun gelişiminin doruğunda olduğu bir dönemdir. Ancak tüm dünyada yükselen Bertolt Brecht ve epik tiyatro trendinin, Türkiye'de ilk başlarda çok da iyi özümsenemediğini görüyoruz. Episodik yapı, yadırgatma efektleri ve şarkılar sanki yazılı bir reçete varmışçasına sahneye uygulanmıştır. Berliner Ensemble ile yürüttüğü çalışmaların ardından ülkeye dönen Öngören'in sinemaya da aktarılmış bu metni de epik tiyatroyu Türkiye'ye uyarlama çabasında olan bir metindir.



Ezilen sınıfın tiyatrosu olarak, kapitalist düzenin yıkılması gerektiğini anlatan epik diyalektik biçimin gerektirdiği sınıf bilinci, bu oyuna tam olarak yansımaz. Ancak yine de kapitalizm ve burjuva düşüncesinin sapkınlığı sonuna kadar sergilenir. Brecht'in kendi oyunlarında da yapmaya çalıştığı üzere, Öngören bize bu sistem içindeyken kurtuluşun (insanca bir kurtuluşun) mümkün olmadığını gösterir. Nasıl olursa olsun, hangi çareyi denerse denesin, Asiye mutlu olamayacaktır.

0 yorum

Kanlı Nigar


Ortaoyununa dramatik yapıyı kazandıran Sadık Şendil' in unutulmaz eserlerinden biridir.
Oyunda, küçücük bir kızken devamlı ezilen, büyüyüp serpilmeye başlayınca da her türlü tacize uğrayan Nigar'ın, erkeklerden intikam alarak hayatını kazanması anlatılıyor. Oyun Nigar'ın evinin yanması ve kendine yeni bir ev aramasıyla başlıyor.


Kanlı Nigar'ın maceralarının yanında aslında Osmanlı Dönemindeki çarpıklıklar konu alınmış oyunda. Aslında her gün bir çok Kanlı Nigar gün içinde bir çok yerde çıkıyor karşımıza ya da dinliyoruz bir yerlerden nigarların hikayelerini. Fakir bir ailenin kızı olan Nigar, zengin, şımarık bir ailenin yanına hizmetçi olarak verilir. Evin beyinden kedisine kadar herkesin tacizine maruz kalan Nigar neden Kanlı Nigar olmuştur? İşin özü bu aslında. Her ne kadar her şeyi yaşamıssa da bir şekilde buna bir dur demenin yolunu hep arıyor ve sonunda da kendi sistemini yazıyor Nigar. Hayatın her yükünü en ağır şekliyle taşımış bir kadın.Ama sonunda taşıtmayı da öğretmiş hayat ona. Ayakları yere sımsıkı basan, asla kendisini ezdirmeyen, aslında tam bir feminist Nigar.

0 yorum

Orkestra


Arthur Asher Miller (1915 – 2005) yüzyılımızın en önemli Amerikalı dram yazarlarından biri kabul edilmektedir. Miller'in kahramanları, haşin bir toplum içerisinde, kendi vicdanlarıyla yaşayabilmek için bireysel suç ve sorumluluklarıyla uzlaşmaya çalışırlar. İlk bakışta oyunları, genellikle aile hikayelerini anlatan bireysel dramlar gibi gözükse de, çağının önemli toplumsal, siyasi ve ahlaki sorunlarına eğilirler.


60 yıl önce ikinci paylaşım savaşı yıllarında Polonya’nın güneyinde bir kasabanın yakınlarında bulunan Nazi toplama kampında yaşananların insanı ürperten canlılıkta işleniyor bu oyunda. Auschwitz-Birkenau kadın tutuklular bölümünde hayatta kalmak için Nazi subaylarına klasik müzik çalan kadınların yaşam öykülerinin işlendiği oyunda şu gerçeklik bir kez daha yansıtıyor kendini; ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgi...

0 yorum

Keşanlı Ali Destanı


Haldun Taner'in yazdığı müzikal oyun.

Gülriz Sururi ve Engin Cezzar tarafından uzun süre sergilenen oyun, aradan yıllar geçmesine rağmen Türk tiyatrosunun temel taşlarından olma özelliğini yitirmemiştir. TRT için dizi ve Sinema filmi olarak ta çevrilen Keşanlı Ali Destanı'nın yönetmenliğini Genco Erkal üstlenmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarından Demokrat Parti dönemine kadarki süreçleri yalın bir dille eleştirel bir bakışla komedi tarzında yorumlar. Oyun, bir çok tiyatro topluluğu tarafından defalarca sergilenmiştir.


Sineklidağ, büyük bir kentin eteklerinde yer alan, gecekondulardan oluşmuş, ezilen, yoksul insanların yaşadığı bir varoştur. Keşanlı Ali, Çakal Rüstem’i öldürmekten hapse düşmüştür ve hapisten bir kahraman olarak çıkagelir. Ali’nin iki dramı vardır: Birincisi, suçsuzdur; ikincisi, aşık olduğu Zilha, Çakal Rüstem’in yeğenidir ve ona düşmanca davranmaktadır. Muhtar seçilen Ali, Sineklidağ’da yeni bir düzen oluşturur ama yüreğiyle beyni arasında ciddi çatışma yaşamaktadır. Şef olarak toplumuna, insan olarak duyduğu aşka sorumludur. Ali ‘Destan’ı kullanmaya karar vermiştir. Çünkü “Bu toplumda sessiz, sakin, efendi olursan her zaman dayak yer, ezilirsin. Ama terbiyesiz, güçlü, zalim, ne dediğini bilmeyen biri olursan, o zaman saygı görürsün”. Ali, hapiste bunu öğrenmiş ve yeni bir Ali’yi fark etmiştir.